24 Kasım 2013 Pazar

Orphan Black ve The Americans



Orphan black ve the americans,  dizi yokluğu çektiğim şu günlerde bana ilaç gibi gelen iki dizi. Once upon a time, revenge, vampire diaries gibi çerez niyetine izlediğim diziler artık beni çok sıkmaya başladı. Bu hem artık dizilere eskisi gibi fazla zamanımın  olmamasından hem de bir sonraki sahnede ne olacağını bilmenin verdiği rahatsızlıktan kaynaklı. Bu iki diziyi izlemem kolay oldu çünkü hali hazırda sadece birinci sezonları yayınlandı ve 22 bölüm yerine 10-12 bölümleri var. Bu eskiden olsa beni rahatsız ederdi ama artık bölüm sayısı az olan diziler daha çok hoşuma gitmeye başladı. Bölüm sayıları az olduğundan "filler" bölümlerin de daha az olmasından dolayı sanırım.

26 Temmuz 2013 Cuma

Skins Misfits ve My Mad Fat Diary


  Şu sıralar ingilizlerin ellerinden çıkmış şeylerle fazla bir haşır neşirim.Bu yazıda da bahsedeceğim üzere en son izlediğim üç dizi de ingiliz dizisi.2 gün önce birkaç senelik bir ingiliz filmi olan Fish Tank’i izledim. Londra’da yaşayan  kuzenimin Türkiye’ye kısa süreliğine gelmesiyle ingiliz aksanının canlı olanına da doydum ve şu sıralar sürekli  ama sürekli Arctic Monkeys,Oasis,Ellie Goulding vb. dinliyorum.Bunların hepsi de tesadüfen gelişti.Birkaç ingilizce kelimeyi ingiliz aksanıyla telaffuz ettiğimi farkedince ise çok pis korkmaya başladım.

 Tüm bunlar biraz korkutucu da olsa şikayet ettiğimi söyleyemem.Kabul etmek lazım ki bahsedeceğim üç dizi de birbirinden güzel.Anlayacağınız bir süredir büyük britanya ile alakalı gördüğüm/dinlediğim tek kötü şey var o da sahte bir ingiliz aksanı.

NOT:Bir başka tesadüf ise üç dizinin de e4 isimli kanalda yayınlanması.Seks sahneleri konusundaki cesurluk ve dizilerdeki müzik kullanımın kalitesine bağlı olarak kanala kendimce ingiltere’nin hbo’su  unvanını vermekten mutluluk duydum.

17 Nisan 2013 Çarşamba

Kargaların Ziyafeti



  Buz ve Ateşin Şarkısı serisinin dizisine de kitaplarına da bayılıyorum.George r.r Martin’in yarattığı dünyayı ve bu dünyadaki karakterlerin yaşadıklarını okumayı/izlemeyi çok seven milyonlarca insandan biriyim.Game of thrones dizisini ve kitaplarını bu kadar popüler yapan şey tahmin edilemezliği bana kalırsa.Martin karakterlerine hiç acımıyor ve aptalca kararlar verenler taht oyununu kaybetmek zorunda kalıyor.Her an her karakterin ölebilecek olması okuyucuyu bir nevi diken üstünde tutuyor.Ama karakter gelişimi o kadar iyi ki çok sevdiğiniz bir karakter öldükten sonra  ‘’Bu adam/kadın olmadan bu kitap okunmaz.’’ Deseniz bile aynı ilginçlikte başka biri geliyor ve ölen kişinin yerini dolduruyor.

6 Şubat 2013 Çarşamba

Oda - Emma Donoghue

Heyecanlıyım. İlk defa bir kitap videosu hazırladım, umarım beğenirsiniz! Bu arada videoda kitabın kapağı güzel falan demişim, yok öyle bir şey.Orjinal kapağı gördükten sonra şimdikini çok sıkıcı buldum.

1 Şubat 2013 Cuma

Son Zamanlarda İzlediklerim




Uzun zamandır blogu güncelleyemiyordum.Artık bir yazı yazmanın zamanı geldi sanırım.Bu yazıda şu sıralar izlediğim sadece iki filmden bahsedeceğim: The Perks of Being a Wallflower ve Silver Linings Playbook.İki filmin de sakin ve iliskilerle ilgili olması tamamen tesadüf oldu.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...