Buz ve Ateşin
Şarkısı serisinin dizisine de kitaplarına da bayılıyorum.George r.r Martin’in
yarattığı dünyayı ve bu dünyadaki karakterlerin yaşadıklarını okumayı/izlemeyi
çok seven milyonlarca insandan biriyim.Game of thrones dizisini ve kitaplarını
bu kadar popüler yapan şey tahmin edilemezliği bana kalırsa.Martin
karakterlerine hiç acımıyor ve aptalca kararlar verenler taht oyununu kaybetmek
zorunda kalıyor.Her an her karakterin ölebilecek olması okuyucuyu bir nevi
diken üstünde tutuyor.Ama karakter gelişimi o kadar iyi ki çok sevdiğiniz bir
karakter öldükten sonra ‘’Bu adam/kadın
olmadan bu kitap okunmaz.’’ Deseniz bile aynı ilginçlikte başka biri geliyor ve
ölen kişinin yerini dolduruyor.
Bahsedecek olduğum 4. kitabın bu kadar eleştirilmesinin en
büyük nedenlerinden biri de işte burada yatıyor.Yazarın, hikayeleri yarım
kalmasına rağmen bakış açılarına yer vermediği
Daenerys,Bran,Jon,Tyrion,Davos gibi karakterlerin yerini dolduracak
alternatifler yok ya da daha doğrusu yeterli değil.Hikaye daha ilginç olsaydı
tabii ki Brienne,Cersei,Jaime üçgeninde dönen bir hikayeyi okurken daha
heyecanlı olurdum ama arya,sam ve başlangıçta sinir olsam da artık acıdığım sansa
daha az varken, cersei, jaime ve brienne’nin bölümleri beklentilerimin altında
çıkarken kusura bakma george r.r martin ama gereksizce uzatılmış hikayeler umrumda değil.Evreni anlayabilmek için farklı karakterleri de öğrenmemiz gerektiğinin farkındayım ama bari biraz daha sürükleyici olsaydı.
Martin’de ana karakterleri yazmadığının farkında
tabii.Kitabın sonuna bununla ilgili bir
not düşmüş.Birazını yazayım:
‘’…Diğer karakterleri
yazmayı unutmadım.Tam aksine, onlarla ilgili çok şey yazdım.Sayfalar, sayfalar
ve sayfalar.Bölümler ve daha fazla bölümler.Kitabın tek cilt halinde
basılamayacak kadar büyüdüğünü fark ettiğimde hala yazıyordum… ve bitirmeye
yakın bile değildim.Anlatmak istediğim hikayenin tamamını anlatabilmek için
kitabı ikiye bölmek zorunda kalacaktım.
Bunu yapmanın en kolay
yolu; elimdeki malzemeyi almak,ortalara doğru kesmek ve ‘’Devam edecek’’
cümlesiyle bitirmek olacaktı.Fakat bu konuyu daha çok düşündükçe, okuyucu için
en iyi şeyin bütün karakterlerin yarım hikayesini anlatmaktansa, karakterlerin
yarısının bütün hikayesini anlatmak olduğunu hissettim ve bu yolda yürümeyi
tercih ettim…’’
Martin amcanın bu söylediklerinden sonra kitaba biraz daha farklı baktım ama okuyanlar
bilir, serinin en iyi halkası olarak gördüğüm 3. Kitap bittiğinde merak
ettiğimiz o kadar çok şey vardı ki! Onlar hiç yaşanmamış gibi farklı
karakterlerle yoluna devam etmesi beni çok sinirlendiriyor.5. kitapta da tam
tersi olacak, bu kitaptakiler yer almazken diğer karakterler yer alacak ve
sonuçta hikaye gene yarım kalacak.
!!!!!!!!!ŞİMDİ YAZACAĞIM PARAGRAFTA
4. KİTAP İLE İLGİLİ ÇOK FAZLA BİLGİ OLACAKTIR.EĞER KİTABI OKUMAYI
DÜŞÜNÜYORSANIZ :
LÜTFEN OKUMAYIN!!!!!!!!!!!!!!!
Seriyi şimdiye kadar okuduğumdan mütevellit, Kargaların
Ziyafeti’nde de ölümler olabileceğini az çok tahmin edebiliyordum.Beni en çok
üzen iki olay Tarthlı Bakiremiz Brienne’nin ölümü ile canımız kanımız Arya
Stark’ımızın gözlerini kaybetmesi oldu.Brienne sevdiğim bir karakterdi,
ölümünün daha şanlı olmasını isterdim.Ama son iki kısmı çok etkileyiciydi ve
tam bir şövalye gibi, masum insanları korurken yenildi. Jaime’ye kılıcını
kaldırmayarak yeminini çiğnemedi ve ölümü de bu yüzden oldu.Onunla dalga geçen
lordların aksine o soylu bir şövalyeydi lakin taht oyunları için fazla saftı ve
uzun süre yaşayamazdı.Seni saygıyla anacağız yavrucuğum.
Arya ise favori karakterlerimden biri olmaya devam ediyor.Syrio
Forel sayesinde öğrendiklerinden dolayı kör olarak hayatının çok zor geçeceğini
düşünmüyorum.Umarım kendisi bir yüzsüz adam olarak tıpkı Jaqen gibi, hatta
ondan daha başarılı olur ve ailesi (ailesinden kim kaldıysa artık) ve diyar
onun mükemmel bir suikastçi olduğunu bilir.Şayet ailesine kavuşursa onları
göremeyecek olması üzücü ama ne yapalım.Eğer George Martin ileride arya’yı öldürürse gidip evini
basabilirim.
Cersei’nin ise akli dengesinin yerinde olmadığına karar verdim.Delilik
derecesinde bir paranoyaklığı var ama hatuna kızamıyorum.Erkek olarak doğmadığı
için babası onu istediği gibi sahiplenmemiş, hayatı boyunca hatta babası
öldükten sonra bile kendisini ona kanıtlamaya çalışıyor.Düzenli olarak
kocasının tecavüzlerine maruz kalıyor, Maegi yüzünden Margaery’e nasıl davrandığı malum.Hatta nasıl
öleceğini bile biliyor.Şimdi bu hatun paranoyak olmasın da kim olsun.Bu arada
kehanetteki kraliçenin Daenerys,
Cersei’yi öldürecek kardeşin ise Jaime olduğunu düşünüyorum.İlkinden
emin değilim ama ikincisinden eminim.
Yeni karakterler içinden sadece Asha Greyjoy ve Arianne
Martell’i sevdim. Asha’nın kendini beğenmiş demir adamlara soktuğu laflar beni
çok eğlendirdi.Arianne’nin ise yüzüne gözüne bulaştırsa da iktidar hırsını sevdim.Şaka
maka Viserys piçinin beşik kertmesi çıktı kız.Dorne'u her zaman merak etmiştim o yüzden dorne kısımları hoşuma giderken demir adamların kral şurası kitapta en sevdiğim bölümlerden biri oldu.
İşler Daenerys için çok iyi gidiyor.Umarım yanılıyorumdur
ama fazla iyi gidiyor.Bir sorun çıkacak ve Daenerys tahta geçemeyecek diye çok
korkuyorum.
Daenerys kızımızın artılarını ve eksilerini yazarsak şunlar çıkıyor:
Lekesizler isimli mükemmel savaşçılardan oluşmuş itaatkar
bir ordu ve üç küçük ejderha, Cersei ve Aemon Targaryen’den öğrendiğimiz
kadarıyla kehanetlerde bile kendisinden bahsedilmesi ve Kırmızı kadının
bahsettiği savaşçının stannis değil kendisi olması, Martell hanedanının
desteği,drogo’dan sonra oluşan khal’ları yendikten sonra edinebileceği muhtemel
dothraki savaşçıları.
Eksi tarafı biraz daha kısa:
Kargagöz’ün sahip olduğu ejderha çağıran boru, khaleesimizin
arkasına taktığı köleler,diğer hanedanlar, George Martin’in acımasızlığı.
Hala burada olanlar için söylüyorum:
sonrası güvenli.
Tüm bu söylediklerime rağmen
kitabın tamamen gereksiz olduğunu söylersem haksızlık etmiş olurum.Ana
hikayenin gidişatını etkileyecek bazı olaylar var tabii ama olaylar o kadar
uzatılmış ki seri nasıl bitecek tahmin edemiyorum.En büyük korkum ise kitabın
anlamsız bir biçimde ve sonu havada kalacak bir şekilde bitecek olması.Bugüne
kadar böyle bir korkum yoktu ama şuan ciddi ciddi korkuyorum.Martin’in 6. ve 7.
Kitapları yazdığı biliniyor hatta isimleri bile belli.Beni şuan da ayakta tutan
şey de bu.Martin’in biraz daha para kazanmak için olayı uzatmadığını, sonunun
nasıl olacağını çoktan belirlediği ve sıkıcı da olsa bu olayların ana hikayeyi
etkileyecek olması inancı.
ben bir türlü 4. kitaba başlayamadım, şimdi de 3. sezonu izlediğim için hiç kafamı karıştırmadan sezon bitince başlarım diyordum. yazıda spoiler dediğin kısımları, ne kadar içim gitse de okumadım o yüzden :) 5. kitapta dönmüş mü martin o diğer karakterlerin hikayesini anlatmaya peki? ben jamie ve cersei'i, ikisini de karakter olarak çok sevdiğim için 4. kitapta sıkılmam gibime geliyor, ama onlardan başka yeni -ve sıkıcı- çok karakter varsa kendi bölümleri olan, o ayrı tabii.
YanıtlaSilBen de 4. kitaba geç başladım.İlk kısmı bitirmem uzun sürdü (Türkçesi iki kısım halinde basıldı.) ama ikincı kısmı dahaa çabuk bitirdim.
SilMartin 5. kitapta bu kitapta anlatmadığı karakterleri yazmış, notunda öyle söylüyor.Doğru mu bilmem ama bildiğim kadarıyla 3. kitaptan 5 yıl sonrası anlatılıyor.Çok sabırsızım çok :)
3.Kitapta jaime bölümleri çok hoşuma gitmişti ve cersei'nin de düşüncelerini merak ediyordum ama sürekli jaime cersei ve brienne görmek biraz sıktı beni.
Sam,arya,sansa dışındaki karakterler pek kalıcı değil yani bir karakterin bir veya iki bölümü var.Genelde martin her yerde gözümüz olsun diye karakterleri farklı yerlere yerleştirir ama bu defa yeni karakterler, aynı bölgelere serpiştirilmiş.Demir adalar'da birkaç kişi ve dorne'da birkaç kişi gibi.
Bu kitabı okurken diğer kitapları okuduğum zamanki zevki alamadım ama şuan kendimi asoiaf evrenine çok daha hakim hissediyorum.Bu yüzden okunması lazım. 3.sezon bittiği an başla bence :)
Bu arada Survivor yazısı ya da içinde survivor içeren dizilerin gidişatı gibi bir yazı olacak mı kediler ve kitaplarda ? Bol blindsidelı son üç bölüm çok hoşuma gitti umarım 26. sezon böyle devam eder.Seninle Umut'un fikirlerini çok merak ediyorum :)
Silvalla pek olacak gibi görünmüyor, çok boşladık ikimiz de kediler ve kitaplar'ı ama survivor'ı bölüm kaçırmadan izliyoruz, çok güzel geçiyor bu sezon. ben bir de cochran'cıyım ama son bölümde malcolm'ların idol'larla yaptıkları çok hoşuma gitti, hem phillip'in gitmesi ve artık brendon ve shamar'dan da sonra kalan yarışmacılar arasında palyaço kalmamış olması açısından, hem de ciddi heyecanlı bir tribal oldu yani :) senin tuttuğun yarışmacılar hangileri?
YanıtlaSilKimi tuttuğum konusunda çok kararsızım.Cochran'ın yorumları beni çok eğlendiriyor ve bildiğin malcolm ile eddie'nin yanında immunity kazandı.Oyunda biraz daha kontrolü olsa favorim olacak.Andrea kızımızı o konuda takdir ediyorum mesela.Eddie'den isminin yazılacağını öğrendi hemen arkadaşlarının fikrini değiştirdi ve elenmekten kurtuldu.Malcolm iyi bir yarışmacı ama corinne gibi kendine fazla güveniyor bence.Reynold'u idol'ı vermesi için ikna ediyorsun ki reynold elensin ama reynold'ı tek yazan da sensin.Tamam son tribal'da yaptığı hareket çok havalıydı ama bunun sonrası da var.Yani şuan Andrea,Malcolm ve Cochran arasındayım.
Silben de bu sezon andrea'yı tuttum ama sona kalamaz gibi geliyor, cochran'ın çaktırmadan ilerleme şansı daha yüksek gibi. malcolm konusunda katılıyorum, en büyük sorunu kendine fazla güvenmesi. bir de dawn'ın ağlamaları beni korkutuyor.
SilArtık Dawn için çok üzülüyorum ve acıyorum kadıncağıza ama corinne'in ve michael'ın gitmesinde bayağı rol oynadı.Alakasız ama şunu söylemezsem olmaz:
SilFanlardan Laura gittiğinde çok üzüldüm.Akıllıca konuşan zeki bir kızdı.Hatta survivor after show'da görünce daha da üzüldüm.En ufak stratejiye kafası basmayan eddie yerine o olsaydı keşke.