8 Ocak 2012 Pazar

Pixar Animasyonları

Blogda animasyon sevgimi yer yer belirtmişimdir.Dün de pixarla  ilgili bir şeye bakarken yaptıkları filmleri gördüm ve birkaç tanesi hariç hepsini izlediğimi gördüm ve neden bu animasyonlar hakkında bir yazı yazmıyorum dedim.Tahmin edebileceğiniz gibi Pixar'ın animasyonlarından oluşacaktır bu yazı.Şimdiden söyleyeyim çok objektif olamayacağım.Yaşım küçük olduğundan bu filmler çıktıklarında ben de çocuktum (Oyuncak Hikayesi benden büyük mesela:) ve o yüzden benim için yerleri ayrı buradaki bazı filmlerin..
Not:Pixar'ın kısa filmler koleksiyonunu almış olsam da kısa filmlere değinmeyeceğim.
Hadi o zaman başlayalım !


Oyuncak Hikayesi


Bu filmin ismini bir kere bile duymayan yoktur sanırım ? Bana göre kült olmuş bir serinin ilk ve başarılı filminin konusu şöyle:
Bir çoğumuzun çocukken hayal ettiği şey aslında gerçektir. Yani oyuncaklar canlıdırlar. Hareket edebilirler, neşelenebilir, üzülebilirler.Ve sahiplerine bağlıdırlar.Buzz Lightyear adında yeni çıkmış bir oyuncak Andy'e hediye edilir.Tabi Buzz gelince ve haliyle Andy onu çok sevince Andy'nin eski gözdesi Woody pabucunun dama atıldığını düşünür.Buzz yanlışıkla pencereden aşağı uçunca herkes onu Woody'nin ittiğini düşünür. Woody de kendini kurtarmak için Buzz'ın arkasından giderek onu geri getirmeye çalışır.
 Bu filmin 2005 yılında kültürel, tarihi ve estetik olarak önemli filmlerin seçildiği ABD Ulusal Film Arşivi'nde muhafaza edilmesine karar verilmiş. Yeterli sanırım. :) (Bu filmin senaristleri arasında Joss Whedon'ın da olduğunu öğrenmiş olmamla birlikte kendisine olan sevgi ve saygımın da arttığını söyleyeyim:)

Bir Böceğin Yaşamı




Kışa hazır olmak için bütün yaz çalışan ve  birkaç zorba çekirge yüzünden yiyeceklerini paylaşmak zorunda olan karıncalar, ne yapacaklarını bilmemektedirler.Çekirgelerden bıkan Karınca Flik kimse ona inanmasa da çekirgeleri yenmenin bir yolunu bulmak için yola çıkar...
Bir böceğin yaşamını çok iyi hatırlamıyordum. Ama internetten birkaç sahneye baktıktan sonra sahneler yap-boz gibi kafamda oturmaya başladı.Ve çok eğlenceli bir film olduğunu hatırladım.Bence Bir Böceğin Yaşamı Oyuncak Hikayesinden sonra artmış olan beklentileri karşılamıştır.Bu listedeki diğer filmlere göre birazcık daha zayıf bulsamda hiçte kötü bir film olduğunu düşünmüyorum.
Pixar'ın sanki gerçek oyuncularmış gibi film sonunda çekim hatalarını (!) göstermiş olması da çok eğlenceli olmuş.

Oyuncak Hikayesi 2




Beğendiği oyuncakları toplayan hastalıklı bir koleksiyoncu, Woody'i kaçırmaya karar verir.Arkadaşları da Woody'nin peşine düşerler.Ama Woody'nin,kendisini kaçıran adamın koleksiyonunda en değerli parça olduğunu anlaması uzun sürmez.Kaçırılan diğer oyuncaklarla tanıştığında bulunduğu yerin hiç de fena olmadığını düşünür...
Bir devam filmi olmasına rağmen gerçekten çok güzel bir film Oyuncak Hikayesi 2.İlk film sayesinde oluşan beklentileri çok iyi karşılıyor bence. Ama Oyuncak hikayesi 1 mi daha güzel,  2 mi bilmiyorum.Küçükken izlediğimde 2. filmi daha çok beğenmiştim. Şuan da böyle sanırım.

Monsters, Inc.



Enerji toplayabilmek için ara sıra küçük çocukların odalarına uğrayan ve onların çığlıklarından aldıkları enerjileri koruyan bir şirkette çalışan Sully, bir gün yanlışıkla bir kızı kendi dünyalarına getirir. Ama şöyle de bir sorun var: Canavarlar çocuklardan, çocukların canavarlardan korktuklarından çok daha fazla korkuyorlar!Sully ve arkadaşı Mike da, kızı gördüklerinde deliriyorlar ve onu geri götürmeye çalışıyorlar...
Monsters, inc benim en sevdiğim pixar animasyonları arasında ilk beşe, en sevdiğim animasyonlar arasında da kesinlikle ilk ona girer.Boo kadar tatlı bir kız var mıdır mesela ?Bende çoğu karakterin oyuncağı vardı. Çok severdim onları.
En iyi müzik dalında oscar almış bu komik film, bu listedeki izlemeniz gereken filmlerden. Ben de tekrar izlemek istedim şimdi.

The Incredibles


The Incredibles hakkında daha önce yazmıştım.İlgilenenler BU linke tıklayabilirler.Aynı zamanda Pixar'ın başrolünde bir insanın olduğu ilk filmi.

Ratatouille


Ratatouille, Fransa'da yaşayan, yemek yapmaktan çok iyi anlayan Remy adında bir fareyi anlatıyor.Bir gün Remy, gerek kitaplarıyla, gerek programlarıyla Remy'ye ilham kaynağı olmuş aşçı Gusteau'nun restoranına girer.Ama Gusteau öldüğünden beri restoran iki yıldız kaybetmiştir ve şimdi vasat bir restorandır. Remy etrafındaki yemek cennetine kendini  kaptırır ve bir aşçı (!) vasıtasıyla yemek yapmaya başlar...
Pixar, bu filmde  mutfakta yemek yapan fare fikrini iğrençlikten sevimliliğe dönüştürebiliyor.Bu bile alkışı hak ediyor.Bu film, listedeki çoğu film gibi birinin kendinden küçük birini eğlensin diye götürdüğü ama çocukla beraber o kişinin de eğlendiği  filmlerden.Aynı zamanda bir 'Feel Good Movie'
Bu filmi izlerken yer yer ağzım sulanmıştı ve eve gidip anneme 'Bana Ratatouille yapar mısın?' demiştim. Bu da benim son derece gereksiz bir anım.

Wall-E


Gelecekteki insanlar çöpten yaşanamayacak hale gelmiş dünyayı terketmişlerdir.Wall-E isimli çöp toplayan, beğendiği nesneleri saklayan televizyon izleyen tatlı mı tatlı bir  robot, bir gün dünyada yaşam var mı diye gelen EVE isimli tehlikeli ve gelişmiş bir robota aşık olur...
 Wall-E nin ilk 40 dakikasında hiç diyalog yok ama hiç diyalog olmamasına rağmen  çok iyi bir karakterizasyon var.Bu yüzden her filmde olduğu gibi bu filmde de Pixar'ı ayakta alkışlamak lazım.
Pixar'ın her filminde başvurduğu  bir iki numara  bu filmde de var ama buna rağmen Wall-E çok çok güzel ve özel bir film. Her şekilde izlediğim en iyi animasyonlar listesinde ilk beşte olur. Hatta ilk üç.Seviyorum bu filmi. Bugün de Star'da var -,-. İzlemeniz için fırsat :),

UP


Up, Carl adında bir çocuğun Ellie diye bir kızla tanışmasıyla başlıyor.İlk on dakika boyunca Carl ve Ellie'nin evliliklerini, mutluluklarını, hüzünlerini diyalogsuz bir biçimde müzik eşliğinde izliyoruz.Bu sahneler filmin bu kadar tutulmasında büyük önem taşıyan ve herkesin ağladığı sahneler. Ellie öldükten sonra Carl karısı ile birlikte hep hayalini kurduğu bir şeyi yapmak istiyor:Güney Amerika'ya  gitmek.Bu yüzden evinin çatısına yüzlerce balon bağlıyor ve yola çıkıyor.Fakat istemeden de olsa Russel adında 8 yaşındaki bir çocuğu da yanında getiriyor.
Filmin ilk on dakikasından çok etkilenmeme rağmen filmin geri kalanı beni o kadar etkilemedi.Filmi çok sevdim. Ama herkesin beğendiği ve etkilendiği kadar etkilenmedim.Şimdi de sizleri ağlamayanın bizden olmadığı o video ile baş başa bırakıyorum.





Toy Story 3


Şimdi de sıra serinin en son filminde.Andy eşek kadar herif olmuştur.Üniversiteye gidecektir. Oyuncaklarını bir torbaya koyup tavan arasına kaldıracaktır. Torbaya koyduktan sonra annesi poşeti çöp zannedip dışarı atar. Oyuncaklar Andy'nin onları bilerek attığını düşünürler ve Sunnyside isminde bir kreşe giderler.Bu kreş çok güzeldir. Ama Woody Andy'nin onları bilerek atmadığını bilir ve onları geri döndürmeye çalışır.Ama oyuncaklar Woody'e inanmazlar. Zaten Sunnyside da onlara göre harika bir yerdir.. Peki gerçekten öyle midir ?
Tüm zamanların en çok hasılat elde eden animasyonu ve tüm zamanların en çok hasılat elde eden 6. film olma özelliğini taşıyan Toy Story 3 bana göre bunların hepsini hak ediyor.Eğlence,üzüntü,sevinç yani iyi bir film olması için gereken her şey fazlasıyla var Toy Story 3'de. Bana göre gelmiş geçmiş en iyi animasyon filmi.IMDb Top 250 listesinde de 41. sırada yer almasına da bakılırsa çoğu kişi benimle aynı fikirde.


---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Arabalar ve yeni çıkan Arabalar 2 serisini izlemedim.Çok güzel olduklarını düşünmüyorum pek.Bir ön yargım var bu filmlere karşı. Yayınlandığı yıl bomba etkisi yapan Kayıp Balık Nemo'yu yazmamamın iki nedeni var: Birincisi bu filmi izledim mi hatırlamıyorum. Bazı sahneleri hatırlıyorum sadece ama tamamını izledim mi bilmiyorum.İzlemeye de pek gönüllü değilim.Çünkü küçüklüğümden beri balıklı filmlere karşı bir şeyim var. İzleyemiyorum. Çünkü genelde balıklı filmler bir insanın bir balığı yakalamasıyla ilgili bir şeyler oluyor. Ben de küçükken balıklara çok üzülürdüm ve bu filmleri izlersem balıkları yiyemeyeceğimi düşünürdüm belki Nemo'yu yiyordum nerden bilebilirdim ? Ne hastaymışım yahu.Sen ne üzülüyorsun balıklara, filmini izle, balığını ye ! :D
Neyse, işte Pixar'ın filmleri. Bakıyorum da hepsi güzel. Pixar bu işten anlıyor. İnşallah çizgilerini bozmazlar.Yeni filmleri bekliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yazabildiğiniz kadar yazınnn

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...