Şu sıralar ingilizlerin ellerinden çıkmış şeylerle fazla bir haşır neşirim.Bu yazıda da bahsedeceğim üzere en son izlediğim üç dizi de ingiliz dizisi.2 gün önce birkaç senelik bir ingiliz filmi olan Fish Tank’i izledim. Londra’da yaşayan kuzenimin Türkiye’ye kısa süreliğine gelmesiyle ingiliz aksanının canlı olanına da doydum ve şu sıralar sürekli ama sürekli Arctic Monkeys,Oasis,Ellie Goulding vb. dinliyorum.Bunların hepsi de tesadüfen gelişti.Birkaç ingilizce kelimeyi ingiliz aksanıyla telaffuz ettiğimi farkedince ise çok pis korkmaya başladım.
Tüm bunlar biraz
korkutucu da olsa şikayet ettiğimi söyleyemem.Kabul etmek lazım ki bahsedeceğim
üç dizi de birbirinden güzel.Anlayacağınız bir süredir büyük britanya ile alakalı
gördüğüm/dinlediğim tek kötü şey var o da sahte bir ingiliz aksanı.
NOT:Bir başka tesadüf ise üç dizinin de e4 isimli kanalda
yayınlanması.Seks sahneleri konusundaki cesurluk ve dizilerdeki müzik kullanımın kalitesine bağlı olarak kanala kendimce
ingiltere’nin hbo’su unvanını vermekten
mutluluk duydum.
Skins

Skins kadrosu iki sezonda bir değişiyor.Hem de
tamamen.Diziye başlamadan önce bu çok ilgimi çekmişti.Evet eski karakterleri
özlüyorsunuz ve yeni karakterlere alışmanız zaman alıyor ama karakterlerin
üniversite hayatlarını da izlememiz dizinin ruhuna ters olurdu bence.Hem herkes
aynı üniversiteye gitmeyeceğinden yarım yamalak hikayeler dizinin akıcılığını
bozardı.(bkz:glee)
Skins biz türkiye’deki ergenler arasında da yavaş yavaş
popüler olmaya başladı.Hatta skins izleyen klasik bir türk genci mütemadiyen
‘’off hayatlara bak yaaaa :(((‘’ gibi laflar etmekte ve o genç kesinlikle haklı.Tabii dizinin konusunu
sadece ‘’Abi bi dizi buldum ismi skins sürekli içki içip sevişen gençleri
anlatıyor hele effy diye bi hatun var çok manyak bir şey.’’ olarak anlatmak
ayrı bir çap gerektirir ama ne yapayım böylelerine de kızamıyorum.İnsanın
ülkesindeki dawsons creek uyarlaması kavak yelleri, an itibariyle en popüler
gençlik dizisi de pis yedili olunca böyle tepkiler normal oluyor.
Misfits
Bu üç dizi arasında
favorim olan Misfits, bitirdikten sonra bir süre boyunca dizi izleyemememe sebep oldu.Çünkü hangi diziyi izlesem beğenmeyeceğimi
çok iyi biliyordum.
İşledikleri küçük
suçlar yüzünden toplum hizmeti cezası alan 5 gencimiz tuhaf bir fırtına sonuçu dokunduğu insanları tahrik etmek, görünmez olmak, zamanda geri gitmek gibi güçler kazanırlar.İşte Misfits’i diğer dizilerden ayıran şey buradan sonra
geliyor.Kahramanlarımız başlarını beladan kurtarmak dışında çöp toplayıp
graffiti silmeye, kısaca normal yaşamlarına devam ederler.Beklediğiniz gibi
süper kahraman olup dünyayı kurtarmaya falan karar vermezler.Çünkü dünyanın en
süper karakterlerinden biri olan Nathan’ın da dediği gibi: ‘’Öyle şeyler sadece
Amerika’da olur.’’
Misfits’in şuana
kadar 4 sezonu yayınlandı.İlk iki sezonu harikaydı.Üçüncü sezonu çok güzel,
dördüncü sezonu ise ne yazık ki Misfits standartlarının altındaydı fakat o bile
normal bir dizi sezonunun üstündeydi.Bunun en büyük nedeni ise oyuncular
ayrıldığından dolayı 4. Sezona gelindiğinde orjinal ekipten sadece bir
karakterin kalması.Kelly’i oynayan Lauren Socha’nın gerçek hayatta da toplum
hizmetine çarptırıldığı için 4. Sezonda olmaması biraz komik tabii.
Misfits ile ilgili
atlayamayacağım şey ise müzikleri.Paçalarından orjinallik akan çok komik bir dizi için
müzikler pastanın süsü gibi.Müzikler her şeyde olduğu gibi dizilerde de çok
önemli ve iyi müzik konusunda misfits
benim gözümde en iyi yapımlardan. Blur,Massive Attack,The Cure,Echo and the Bunnymen,The Black Keys ve daha niceleri.
Belki ben çook sevdiğim
için diziyi abartmış olabilirim ama ne yapayım seviyorum lan
işte.Hem komik,hem yaratıcı,hem harika müzikler var.İzleyin bu diziyi.
My Mad Fat Diary
My mad fat diary bu
üç dizi arasında en az güzel bulduğum
ama yinede herkese tavsiye ettiğim bir dizi.Aynı zamanda bir kitap
uyarlaması.Kitap da zaten yazarın kendi günlüğünden oluşuyormuş.Normalde dizinin tek sezon olmasını planlamışlar fakat
çok sevildiği için seneye yeni bir sezon daha gelecekmiş.Artık dizi
yazarlarının ellerinde bir kaynak olmayacağı için 2. Sezon 1. Sezonun kalitesine erişebilir mi bilmem ama
şuan bunu düşünmek istemiyorum.
Dizimiz kendine zarar
verdiğinden dolayı birkaç ay akıl hastanesinde kalmış fakat artık çıkmaya hazır
(en azından doktorlara göre) kilo
problemi yaşayan kızımız Rachel’ın hastaneden çıktıktan sonraki hayatını
anlatıyor.Rachel psikologa gidip aynıı zamanda
yeni arkadaşlar edinirken ve kaçınılmaz olarak bazı erkeklere abayı
yakarken biz de bunları rae’in eğlenceli iç sesiyle beraber izleriz.
Sanırım bu cümleyi skins için de kurdum ama aynısı burda da
geçerli: My mad fat diary sıradan bir gençlik dizisi değil.Skins ile kıyasladığımızda
içinde daha az seks ve uyuşturucu bulunması kendisini buna yaklaştırsa da bu onu ucuz bir gençlik
dizisi yapmıyor.
Peki ben misfits
sonrası adam gibi dizi izleyememe sorunumu çözdüğüm my mad fat diary’i niye bu kadar seviyorum?
Cevap vermek kolay, en basitinden başlarsak baş karakter rachel yani rae çok
komik bir karakter.Özellikle iç sesini dinlerken çok eğleniyorum.Daha önce kız bir karakterin cinsel isteklerini anlatmasını bir dizide görmemiştim ki bu my mad fat diary için iyi, diğer diziler için pek iyi bir şey değil bence.Aynı zamanda
kendisi oasis hayranı.E daha ne olsun seks tironazoru gibi bir söz dizisi
kullanıp oasis dinleyen bir karakter sevilmez mi?
Bir e4 dizisinden beklememiz gerektiği gibi müzikleri de güzel.Komik, türünün diğer örneklerinden daha gerçekçi,hoş
aksanlarla bezeli ve içinde bolca iyi müzik bulunan bir gençlik dizisi my mad
fat diary.Yerim lan ben böyle gençlik dizisini!
Yazının ana fikrine gelirsek, biliyorum ingilizlerle
geçmişte bazı tatsızlıklar yaşamış olabiliriz evet ama gelin bunları arkada bırakalım :p kate
middleton bebeğini doğura dursun, prens harry vegas’ta eğlensin siz de bu
dizileri izleyin.Kötü haberi vereyim komedi dizileri 13 bölüm, dram dizileri 10
bölüm sürüyor bu direksiyonun sağda olduğu memlekette.Niye her sezon 22 bölüm
değil lan diyerek yetkililere seslenip yazımı da bu üç dizide çalan bazı
şarkılarla (ama hangisinin hangisinde çaldığını söylemem :p) bitireyim.
:))) my mad fat diary'ye başlıyorum o zaman.
YanıtlaSilheyoooo umarım beğenirsin. :)
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilcidden en sevdiğim üç diziyide çok iyi tanımlamışsın . bayıldım. arctic monkeys 505 en sevdiğim. blink182 ı miss you dinle ;)
YanıtlaSil